-
1 guidance
yol gösterme -
2 guidance
n. rehberlik, kılavuzluk, yol gösterme, sevketme, yönlendirme, idare etme* * *yol gösterme* * *noun (advice towards doing something: a project prepared under the guidance of the professor.) kılavuzluk, rehberlik -
3 delâlet
arapça دلالت delillik, yol gösterme. delâlet etmek 1.yol göstermek. 2.anlamına gelmek. -
4 leading
en önemli, ana, temel; yol gösteren, kilavuzluk eden, yöneten, önde olan,yol gösterme, kilavuzluk; kursun çerçeve; anterlin -
5 misdirection
n. yanlış yönlendirme, yanlış yol gösterme -
6 pilotage
n. pilotaj, pilotluk, kılavuzluk, yol gösterme, kılavuzluk ücreti -
7 misdirection
n. yanlış yönlendirme, yanlış yol gösterme -
8 pilotage
n. pilotaj, pilotluk, kılavuzluk, yol gösterme, kılavuzluk ücreti -
9 Anleitung
-
10 guidance
yardim; ögüt, akil, yol gösterme -
11 conduite
См. также в других словарях:
İRAE-İ TARİK — Yol gösterme. Kılavuzluk etme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
delalet — delâlet gösterme; yol gösterme; kılavuzluk; iz; işaret; aracılık … Hukuk Sözlüğü
kösemenlik — is., ği Yol gösterme, kılavuzluk Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kösemenlik etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
tavsiye — is., Ar. tavṣiye 1) Öğütleme, yol gösterme Doktorların tavsiyesini yerine getirmek için de yürüye yürüye evine vaktinde yetişir. A. Ş. Hisar 2) Bir şeyin, bir kimsenin iyi, işe yarar olduğunu ilgili kişiye söyleme, referans Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el almak — esk. 1) tarikatlarda bir mürit, mürşidinden, başkalarına yol gösterme iznini almak 2) bir sanatı yapmak için ustanın iznini almak 3) kâğıt oyunlarında karşı tarafın oynadığı kâğıdın daha önemlisini oynayarak üstünlük sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
el vermek — 1) yardım etmek 2) esk. tarikatlarda mürşit, bir müride, başkalarına yol gösterme izni vermek 3) halk hekimliği ile uğraşan kimse bilgilerini bir başkasına öğretmek 4) kâğıt oyunlarında elde olan veya olmayan sebeplerle oyun üstünlüğünü karşı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
delâlet — (A.) [ ﺖﻝﻻد ] delillik, yol gösterme … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TESBİL — (Sebil. den) Bir şeyi Allah rızası için vakfetme, Allah yoluna bağlama. * Yolcu etme, yola çıkarma. * Yol gösterme. * Kesme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
yön — is. 1) Belli bir noktaya göre olan yer, taraf 2) Bir şeyin belli bir noktaya baktığı yan, veçhe Binanın batı yönü. 3) Bir yere gitmek için izlenen yol, cihet, istikamet Bolu yönüne. 4) mec. Tutulacak, izlenecek yol İşin ekonomik yönü. Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
işaret — is., Ar. işāret 1) Anlam yükletilen şey, anlamlı iz, im Noktalama işaretleri. 2) Belirti, gösterge, alamet 3) El, yüz hareketleriyle gösterme Artık işaretleri bırakmış, konuşuyor, bir taraftan da saçlarını düzeltiyor. R. H. Karay Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük